Karadeniz Tarihi

Milli Mücadele döneminde Trabzon, 1919-1922

Makale: Özhan Öztürk

Rus işgali sırasında önemli bölümü Trabzon’dan uzakta güç şartlar altında ölüm kalım mücadelesi vererek muhacir yaşayan Trabzon halkı bağımsızlığın değerini çok iyi anlamış, Trabzon’un Ermeniler’e verilmesi veya bir Rum devletinin merkezi olması taleplerinin özellikle İzmir’in işgalinin ardından gerçekleşme ihtimalinin artmasıyla benzer sıkıntıları yaşama endişesiyle örgütlenerek[1]cemiyetler oluşturmuş, çıkardıkları gazete ve katıldıkları kongrelerde[2] kendi irade ve anlayışlarını ortaya koymaya çalışmışlardır.  

Trabzon’da yayınlanan Rum gazeteleri Epuhi ve Farosi Anadolis’e karşı 10 Aralık 1918’de Türklerin çıkarlarını savunmak isteyen Barutçuzadelerden Faik Ahmet ile Mehmet Salih Bey 10 Aralık 1918 tarihinden itibaren sonradan Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti’nin yayın organı olacak “İstikbal” adlı bir gazete çıkarmaya başlamışlardır[3].

Ocak 1919’da İstanbul’da kurulan liberal, saltanata bağlı ve ittihatçı karşıtı Prens Sabahattin yanlısı çizgideki Trabzon ve Havalisi Âdem-i Merkeziyet Cemiyeti, Tanzimat’ın ilanıyla birlikte başlayan merkeziyetçiliğin devleti felakete sürüklediğini iddia ederek, Paris Barış konferansı döneminde aktif olarak politikayla uğraşmış, Trabzon’un kurulması planlanan Ermeni devletine verilmesine karşı çıkarken Osmanlı devleti sınırları dâhilinde Türkler ve Rumların birlikte yönettiği iç işlerinde bağımsız bir Pontus eyaleti düşüncesini de desteklemiştir. Kazım Karabekir’e Trabzon eşrafının Yunan işgaline bile rıza gösterebileceği şüphesini yaratan[4] cemiyetin çizgisi başta Giresun metropoliti Lavrandiyos olmak üzere Pontus Rumlarının bir kısmı tarafından benimsenirken üyeleri zaman zaman Rum ve Türk milliyetçileri tarafından hakaret ve saldırılara uğramıştır. Gerçekte Hürriyet ve İtilaf Fırkasının bir yan kuruluşu olan Cemiyet ancak Of kasabası ile Rize’de birer şube açabilmiş[5], Trabzon merkezinde ise kentin siyasi yapısına hâkim olan, Rumlarla ortak bir gelecek planları yapılmasından rahatsız olan milliyetçi ve merkeziyetçi Trabzon Muhafaza-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti’nin baskısıyla örgütlenemeden dağılmıştır[6]. Dernek üyelerinin derneği feshedip Hürriyet ve İtilaf Fırkasına katıldıklarını ilan ettikleri karar ise 26 Eylül 1919 tarihinde Alemdar gazetesinde yayınlanmıştır[7].

10 Şubat 1919’da Trabzon’da kurulan Trabzon Muhafaza-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti Erzurum Kongresi’nin toplanmasına öncülük eden 2 cemiyetten birisi olup, Trabzon eşrafının yanı sıra kentteki İttihatçı asker ve bürokratların da desteğiyle Baruçutzade Ahmet ve Faik Efendi’nin liderliğinde kurulmuştur. İkdâm ve Söz gazetelerinde yayınlanan manifestolarında Trabzon vilayetinin Osmanlı Devleti’ne bağlılığının korunması amacıyla faaliyette bulunacağı, siyasetle meşgul olunmayacağı gibi Âdem-i Merkeziyet cemiyetininkine ile benzer ifadeler kullanmışlarsa da 100 bin liralık bir bütçe düzenlemeyi başararak kısa sürede ülke siyasetinin önemli ögelerinden birisi olmuşlardır. [8] Kısa sürede Giresun, Of, Sürmene, Ordu ve Rize’de şube açan cemiyet Trabzon vilayetinin geleceği konusunda lobi yapmak üzere Avrupa’ya bir heyet gönderme kararı almış ve Hariciye Nezareti’ne başvurmuş ama Damat Ferit Hükümeti’nden onay alamamıştır.

15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunan ordusunca işgal edilmesi[9] ve kentte yaşayan Rumların taşkınlıkları Karadeniz kentlerinde büyük tepki yaratmış, Ordu, Maçka, Giresun, Trabzon yörelerinde miting ve protesto gösterileri düzenlenmiştir. Üstüne bir de Trabzon’un İngiliz ve Fransızlarca işgal edildiği ve Âdem-i Merkeziyetçiler’in Trabzon’un bağımsızlığı için İtilaf devletleri ile görüştüğü söylentileri[10] çıkınca bölgede tansiyon iyice yükselmiştir. İzmir’in işgalinin ardından İstanbul’daki Trabzonlular, Trabzon ve Havalisi Âdem-i Merkeziyet Cemiyeti’nin Divanyolu’nda bulunan merkezinde toplanarak Ali Şükrü[11] ile Binbaşı Osman Beyleri Karadeniz’de teşkilatlanmaları için bölgeye gönderme kararı alınmış,  Karadenizli kayıkçı ve gemiciler de İstanbul – Trabzon limanları arasında silah ve cephane sevkiyatını sağlamakla görevlendirilmişlerdir[12].

10 Temmuz 1919 günü Boztepe’de bulunan Kırmızı cephanelikte Ruslardan kalan 3500 sandık dinamit bilinmeyen bir sebepten saat 14.00 civarında infilak etmiş[13], Rize’den bile duyulabilen patlamanın gürültüsünden kentteki bütün evlerin camları kırılmış, 1 subay, 3 er ve 17 sivil ölmüş, 5’i ağır 75 kişi yaralanmış, halk panik içinde sokağa dökülmüştür.

23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihlerinde toplanan Erzurum Kongresi’ne Trabzon vilayetinden 14 delege katılmış, Sürmene delegesi Ömer Fevzi Bey başta olmak üzere bazı delegeler tanınmış bir kişinin, hele bir komutanın başkanlığa getirilmesinin yurt dışında hoş karşılanmayacağı gerekçesiyle Mustafa Kemal’in kongre başkanlığına seçilmesine muhalefet etmişse de düşünceleri genelde kabul görmemiştir[14]. Trabzon delegeleri kongreye 22 maddelik bir özerklik taslağı sunmakla kalmamış, Mustafa Kemal’in “Heyeti Temsiliye” üyeliğe seçildiği tutanağı reddederek milliyetçilerle ipleri koparmışlardır. Erzurum Kongresi’nde ise Karadeniz sahilinde Pontus devleti kuruluşu konusunda yapılan hazırlıklara dikkat çekilerek Rusya sahillerinden göçmen adı altında Rum çetelerinin getirilmesine yönelik endişe dile getirilmiş, beyannamenin 1, 2 ve 5. maddelerinde Trabzon vilayeti ve Canik (Samsun) sancağı ile Doğu vilayetlerinin birbirinden ve Osmanlı toplumundan ayrılmak istemeyen bir bütün olduğu, halklarının kıvanç ve tasada bütün olduğunu, her türlü işgal ve müdahaleye karşın hep birlikte direnip savunma ilkesinin kabul edildiği, Hristiyanlara siyasal egemenliği bozacak yeni imtiyazlar verilmesinin kabul edilemeyeceği açıkça bildirilmiştir.[15] Erzurum Kongresi’nin kararı gereğince Trabzon’daki Muhafaza-ı Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin merkez ve şubeleri kapatılarak yerlerine Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin şubeleri kurulurken, Barutçuzade Ahmet Efendi merkezi Erzurum’da bulunan bu derneğin Trabzon şubesinin başkanı Milli Müfreze komutanı Yahya Kâhya da il yönetim kurulu danışman üyeliğine getirilmiştir.[16]

Vükelâ Meclisi 28 Temmuz 1919 tarihli toplantısında Anadolu’da ortaya çıkan asayiş sorununu yerinde araştırmak için çeşitli bölgelere tahkik heyetleri gönderilmesi kararı almış, 20 Ağustos günü kente varan eski Rize mutasarrıfı Ziya Bey ile Mirliva Ali Fevzi Paşa başkanlığındaki Trabzon heyeti İstanbul’a gönderdiği 22 Ağustos tarihli raporda bölge halkının Pontus ve Ermeni devletleri teşkili ihtimaline karşı dernekler kurduklarını, İzmir’in işgali üzerine Erzurum’da bir kongre toplayarak çeşitli kararlar aldıklarını, Rum çetelerinin varlığına karşın siyasi amaçlı Müslüman çetesinin bulunmadığını bildirmiştir.

Bu dönemde Karadeniz gezisini tamamlayan İngiliz deniz albayı Heathcote Smith düzenlediği raporda İngiliz karargâhına Trabzon’un işgal edilmesi gerektiğini teklif etmiş, Visamiral Calthrope’nin de onayladığı plan Mustafa Kemal’in Erzurum merkezli oluşturduğu milli orduya asker ve malzeme takviyesinin engellenmesi ve bölge Hristiyanlarının korunması açısından gerekli bulunup Lord Curzon’a sunulmuşsa da uygulamaya geçirilmemiştir[17].

Atatürk Trabzon’da, 28 Kasım 1930

Eylül ayında İstanbul hükümeti ile Kuvay-ı Milliye arasında kalan Trabzon Valisi Mehmet Galip Bey ile valinin İstanbul ile haberleşmesini denetleyip, sansürleyen Trabzon Mevki komutanlığı arasında artan gerilimin yanı sıra Erzurum Kongresi’nde Temsil Heyeti’ne katıldığı halde Mustafa Kemal’in 2 kez çağırmasına karşın Tahkik Heyeti’nin kentte bulunmasını da bahane ederek Sivas Kongresi’ne katılmayı reddeden[18] Trabzonlu İzzet[19] ve Servet Beyler ile Gümüşhaneli Zeki Bey Sivas Kongresi’ne katılmadıkları gibi 20 Eylül’de Trabzon Müdafaa-i Hukuk Derneği’nden Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne Sivas Kongresi kararlarını tanımadıklarını bildiren ve Kazım Karabekir ile İstanbul ile haberleşmeye izin verilmesi istenen birer telgraf çekilmiştir[20]. Bu duruma Trabzon müftüsü İstanbul Hükümeti’nin baskısıyla çıkarılan Dürrizade fetvasına karşı Ankara Hükümeti’nin örgütlediği Börekçi fetvasına imza atmaması da eklenince Ankara, Trabzon’u kazanmak için muhalif isimleri sindirme yoluna gitmiştir. Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti’nin İstanbul’a gönderdiği 3 delegeden birisi olan Ömer Fevzi Bey yönetimindeki Selâmet gazetesinde Mustafa Kemal ve Rauf Bey aleyhine makaleler yayınlayarak Temsil hükümetinin asker toplama kararının Türklerin mahvına sebep olacağını iddia etmiştir. Kâzım Karabekir, Mehmet Galip Bey ile görüşerek Ömer Fevzi Bey’in tutuklamasını istemişse de vali kabul etmemiş, Kâzım Karabekir’in İstanbul’a hükümetine çekilmesi yönünde telgraf çekmesi talebini de reddettiği gibi bilâkis kendisi ve 3 delegenin padişah ile ilişki kurmak amacıyla İstanbul’a gitmek istediğini bildirmiştir. Bu görüşmenin ardından Mustafa Kemal Paşa, Trabzon valisinin Milli Mücadele için tehlikeli birisi olduğuna iyice kanaat getirmiş, Kâzım Karabekir’in de onayıyla Torul’da bulunan Deli Halit Paşa tarafından tutuklanan vali Erzurum’a gönderilmiş, Ömer Bey ise kenti terk ederek İstanbul’a kaçmıştır[21]. 20 Eylül 1919 tarihinde padişahın yayınladığı bildiri haberleşmenin kesilmiş olmasına karşın Trabzon Belediye Reisi ve Trabzon müftüsü telgraf idaresini atlatarak İstanbul’a bağlılık mesajı çekmeyi başarmışlardır. Mustafa Kemal paşa bu olayın ardından Trabzon, Giresun ve Ordu telgraf müdürlüklerine telgraf çekerek İstanbul ile resmi haberleşme yasağına uyulmasını emretmiştir. Ekim ayında Mehmet Galip Bey’in yerine Trabzon valisi olarak eski Urfa mutasarrıfı Haydar Bey atanmış[22], 29 Ekim’de Rus işgali sırasında kapanan Türk Ocağı yeniden faaliyete geçirilmiş, Haydar Bey Ocak 1920’de sağlık sorunları sebebiyle istifa edince yerine 25 Ocak 1920’de sonradan Erzurum valiliği de yapacak olan eski Canik mutasarrıfı Hamit Bey atanmıştır[23].

Trabzon vilayetinin 8 Aralık 1919’da Dâhiliye Nezâreti’ne gönderdiği telgraftan İngilizler tarafından Ermeni yöneticilere teslim edilen Elviye-i Selâse kentlerinden Kars’tan Müslüman ailelerin bir kısmı Ermeni zulm ve baskısından kaçarak Batum ve Erzurum üzerinden Trabzon’a geldiği, misafirhanelere yerleştirilen göçmenlerin iaşe ihtiyacı imkânlar nispetince karşılanmaya çalışıldığı öğrenilmektedir.[24]

18 Eylül günü Batum’da bulunan tümen komutanı Mürsel Bey tutuklanırken, bir İngiliz torpidosu Trabzon’a günübirlik 3 İngiliz generali ile bir albayı getirince İstanbul hükümetinin İngilizler’in Trabzon’u işgal planına destek vermesi ihtimali göz önüne alınarak İngiliz çıkarmasına karşı içerde Yunan desteğine karşı sahilde savunma yapılması kararlaştırılmış ve Kâzım Karabekir tarafından gerekli birimler uyarılmıştır.

16 Mart 1920’de İngilizler’in İstanbul’u işgali üzerine Trabzon önlerine bir İngiliz filosunun gelmesi heyecan yaratmış hatta Trabzon valisi Hamit Bey Mustafa Kemal’e bir telgraf çekerek durumun seçime elverişli olmadığını bildirmişse de Trabzon’un İstanbul B.M.M.’ne temsilci göndermemesinin zayıflık belirtisi olarak algılanacağını düşünülmüş, Kâzım Karabekir’in emriyle seçimler yapılarak Hamit, Sabri, İzzet, Faik ve Recai Beyler mebus olarak seçilmişlerdir. Trabzon mebusu İzzet Bey ile Gümüşhane mebusu Ziya Bey’in aralarında bulunduğu kafile kara yoluyla Ankara’ya giderken Çarşamba yakınlarında bir çete tarafından pusuya düşürülmüş ve 2 mebus öldürülmüştür[25]. 18 Nisan’da Trabzon önlerine 2 drednot, 1 krüvazör ve 2 torpidodan oluşan İngiliz donanması gelmiş, valiyle Mustafa Kemal ve Rusların geride bıraktığı eşyalar hakkında konuşulduktan sonra, karaya çıkan İngiliz askerleri silahsız olarak kenti gezmişler, ertesi günde Boztepe’de bulunan Ruslardan kalma 24’lük 2 topu tahrip edip gitmişlerdir.

Konstantin Kostantinides’in Paris’te örgütlediği Pontus teşkilatının Atina’da açtığı yardım bürosu propaganda faaliyetleri dışında, bölgeye silah ve cephane sevkiyatı ve çetelerin oluşturulmasıyla da ilgilenmiş, bir Yunan subayı Trabzon’daki Rum köylerinden topladığı gençlerden bir çete de oluşturmuştur.[26] Bölge ekonomisinin olumsuz şartları soygunculukla geçinen çetelerin kurulmasına yardım etmiş, Temmuz ayı içerisinde Cevizlik (Maçka) civarında İslam köylerine musallat olup, Mustafa adlı bir adamın bir hayvan yükü zahiresini çalan bir Rum çetesi takip edilerek içlerinden ikisi öldürülürken, Görele ve Vakfıkebir sahilini yağmalamak amacıyla karaya çıkmak isteyen 50-60 kişilik Trabzonlu Muharrem’in çetesi ise jandarmaların karşı ateş açması suretiyle ancak püskürtülmüştür.[27] Giresun’a girmesine izin verilmeyen bir Ukrayna gemisinin Rusya’dan getirdiği 71 Rum’un 9 Ağustos günü Trabzon’a çıkıp, valinin müsamahakarlığıyla kente kabul edilmelerine kızan Kâzım Karabekir, Harbiye Nezareti’ni gelen göçmenlerin huzuru bozabileceği konusunda uyararak kesin suretle engellenmelerini istemiş, Pontusçuluk faaliyetlerine Sivas Kongresi’nde de dikkat çekilmişse de Trabzon vilayetinde kayda değer bir Rum-Türk çatışması yaşanmamıştır.[28] Kazım Karabekir komutasındaki 15. Kolordu Trabzon-Erzurum yolunun güvenliğini sağlamak için Santa’yı üs olarak seçen[29] 7 bin kadar silahlı Rum üzerinde baskı kurmaya çalışmışsa da kesin başarı sağlayamamıştır. Türk-Yunan savaşı yaşanırken Trabzon ve ilçelerinde yaşayan İslam ve gayrimüslim vatandaşların 1 hafta içerisinde askerlik şubelerinden belge alması istenmiş emre uymayanların iç bölgelere sürüleceği duyurularak, Hristiyanların sürülmesine zemin hazırlanmış, akabinde Hristiyan mahallelerinde yapılan aramalarda belge temin etmeyen 439 erkek Erzincan ve Gümüşhane’ye sevk edilmiştir[30]. Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey bu dönemde çeşitli vesilerle kentte kalan Rum ileri gelenlerini Pontusçulukla itham ederek[31] sürgün edilmeleri[32], cezalandırılmaları ya da Trabzon’da alıkonulmaları gereken bazılarının İstanbul’a gitmelerine müsaade edildiğini (burada Türklük aleyhine propaganda yaptıkları) iddiasıyla Ali Fethi Bey, Vali Hazım Bey ve valinin Rum eşini hedef göstererek suçlamıştır.[33]

Yunan başbakanı Kalegeropulos’un 21 Şubat 1921’de gerçekleştirdiği toplantıda Yunan ordusunun 3 ay içerisinde Ankara’ya gireceğini, düşmanı yok edemezse Sivas ve Trabzon’a dek yürüyeceği iddiasından Trabzon kentinin Yunan emellerine karşı önemli bir ikmal ve direniş merkezi olarak ciddiye alındığını göstermektedir[34].

Trabzon, Sivas ve Erzurum civarında sığırlarda veba hastalığının ortaya çıkması üzerine Trabzon’da Numan Sabit Bey başkanlığında bir veteriner heyeti oluşturularak göreve başlamış, Temmuz ayında Memleket Hastanesi adlı 50 yataklı bir hastane Kasım ayında ise Frenkhisar semtinde Şifa Yurdu adlı bir başkası açılmıştır[35]. İstanbul hükümeti tarafından Tahran’a elçi olarak atanan Reşid Bey B.M.M.’nin kararınca Trabzon’da alıkonulmuş sonra da dönmemek şartıyla İstanbul’a geri gönderilmiştir. Bu dönemde Yunan işgali altındaki bölgelerde Türk okullarının kapatılmasına misilleme olarak Trabzon ve Samsun’daki Rum okulları kapatılmıştır.[36]

Mayıs 1922’de Trabzon’dan Gümüşhane, Bayburt, Sarıkamış, Erzurum ve Kars’a yolcu kabul edilen otomobil seferleri başlamış, yaz aylarında ise Güney Rusya ve Kafkasya’da yayılıp Batum’a dek gelen kolera salgınından etkilenilmemesi için gerekli tedbirler alınmış, karantina uygulaması başlatılmıştır.[37]

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Başlangıçtan Günümüze Trabzon Tarihi Makale Serim

Trabzon (Trapezus, Trapezounta) Adının Etimolojisi

Trabzon Antik Çağ ve Roma Dönemi tarihi

Trabzon Bizans Dönemi Tarihi

Trabzon Tarihi: Gabras Ailesi (Kavraz) Dönemi

Trabzon İmparatorluğu Tarihi (1. Bölüm) 1204-1332

Trabzon İmparatorluğu Tarihi (2. Bölüm) 1332-1461

1461: Osmanlı’nın Trabzon’u fethi, Trabzon İmparatorluğu’nun Yıkılışı

Trabzon Osmanlı Dönemi Tarihi (1. Bölüm) 1461- 17. yüzyıl

Trabzon Osmanlı Dönemi Tarihi (2. Bölüm) 18. ve 19. yüzyıl

Trabzon Osmanlı Dönemi Tarihi (3. Bölüm) 19. yüzyılın 1. Yarısı

Trabzon Osmanlı Dönemi Tarihi (3. Bölüm) 19. yüzyılın 2. Yarısı

19. Yüzyılda Trabzon Nüfusunun Etnik ve Dini Dağılımı

1912 Seçimlerinde Trabzon

Trabzon 1895 olayları ve 1915: Ermenilerin  Büyük Felaketi

Trabzon’da Rus İşgali dönemi 1916-1917

Trabzon’a Mülteci Akını ve Trabzon konferansı

İşgal Sonrası Trabzon, 1918-1921

Milli Mücadele döneminde Trabzon, 1919-1922

Mustafa Suphi’nin katli ve Yahya Kâhya Olayı

Trabzon Cumhuriyet Dönemi Tarihi

Notlar

[1] Söz Gazetesi’nin 10 Şubat 1919 sayılı nüshasında İttihatçılardan Erzurum murahhası Hilmi Bey’in Trabzon’daki faaliyetlerinden, İkdam Gazetesi’nin 9 Şubat 1919 sayılı nüshasında ise Trabzon’da İttihatçıların hükümet karşıtı eylemlerinden ve duvarlara “Mechulat Kulübü Riyaseti” adıyla asılan tehdit afişlerinden bahsedilmektedir.

[2] İlk olarak 7-9 Aralık 1919’da Ardahan ve 17-18 Ocak’ta Kars’ta düzenlenen Eliviye-i Selâse kongrelerine katılmışlardır.

[3] Vilayet Matbaasında özel gazete basımına izin verilmediğinden İstiklal Gazetesi kentte bulunan 2 Rum matbaasından Yorgo Mihailidis’in matbaasında basılabilmişse de Ahmet Bey 1029 yılında Sakız Meydanı’nda kendi matbaasını kurmuştur.

[4] Hür, 2010: 162. Milis Yüzbaşısı İlyas Sami Kalkavanoğlu’nun anıları bakılırsa Karabekir’in yanlış değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Kırım vapuruyla Trabzon’a giden Kalkavanoğlu gemiye tırmanan kayıkçıların hepsinin tepeden tırnağa silahlı olduğunu görünce şaşırmış “Ne oluyor?” sorusunu sorunca “Yunan burayı bombardıman etmeye kalkarsa ne olacağını o zaman görürsünüz” cevabını almış, Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’ne gittiğinde üyelerini hummalı bir faaliyet içerisinde bulduğunu kaydetmiştir (Kalkavanoğlu, 1957: 11-12)

[5] İstanbul’da kurulan cemiyetin Of ve Rize şubelerinin varlıkları kâğıt üzerinde kalmıştır

[6] İzmir’in işgalinin ardından İstanbul’da Trabzon Muhafaza-i Hukuk-i Milliye adlı benzer fikirleri savunan bir başka cemiyet kurulmuş ama o da uzun ömürlü olmamıştır.

[7] Karahasanoğlu, 1991: 42-43

[8] 13 maddelik Cemiyet Tüzüğünün tam metni için Bkz. Goloğlu, 2008: 143-144

[9] Yunanistan’ın İzmir’i işgali Balkan Savaşları’ndan itibaren aralıksız savaşan, mücadele isteği kalmamış Anadolu Müslümanları için öylesine provokatif bir hamledir ki ister istemez kasıtlı bir gaf olduğu ve amacın Türk milliyetçiliğini ateşlenerek Bolşevik Rusya ile Avrupa arasında tampon bir ulus devletin kurulmasına verilen destek düşüncesi de olabileceği ihtimali akla gelmektedir. Taraftarı olmadığım bu teoriye göre İslam ulusları üzerinde hak iddia eden halifelik müessesini de kullanmayan Cumhuriyet yönetimi İngiliz sömürgesindeki Hint Müslümanları üzerinde de etkili olmayacaktır.

[10] Söylenceye göre işgal Trabzonluların İzmir’in işgaline karşılık ya da işgal için bahane yaratmamaları için kentteki Rumları katledecekleri endişesinden itilaf Devletleri Trabzon’u işgal etmiştir (Himmetoğlu,  1975: I, 432). Bölgedeki Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri halkı bir bağımsızlık savaşı için hazırlarken Mustafa Kemal işgalin ertesi günü İstanbul’dan ayrılarak 19 Mayıs’ta Samsun’a gelmiştir. Anadolu Müslümanları bir bağımsızlık savaşı vererek bir ulus devlet kuracak ama bu süreçte Sevr’i hazırlayan emperyalist güçler değil boyundan büyük bir emperyal maceraya kalkışan Yunanistan ile Bizans ve Osmanlı emperyal devletlerinin artığı ve kurulması planlanan bir Türk Ulus devleti için sakınca yaratacağına inanılan Anadolu Rum cemaati iki ateş arasında kalacaktır.

[11] Vakfıkebir Şarlı nahiyesi eşrafından bahriye kolağası Reiszade Hacı Ahmet Efendi’nin oğlu olup, bahriye mektebinin ardından, donanma cemiyeti tarafından Avrupa’ya gönderilmiş, askerlikten emekli olduktan sonra Meclis-i Mebusan’a görev yapmış, B.M.M.’de muhalif 2. grubun ağır toplarından birisi olmasına karşın Topal Osman tarafından boğdurularak öldürtülmüştür.

[12] Kalkavanoğlu, 1957: 10-17

[13] 16 Temmuz 1919 tarihli Tasvir-i Efkâr gazetesi, patlamanın kaza sonucunda meydana geldiği söylentisine dikkat çekmiştir. Kâzım Karabekir olayın Erzurum kongresinin açılışını engellemek isteyen İngilizlerin yerli Rumlara sabotaj yaptırmış olduğundan şüphelenmiştir  (Karabekir, 1969: 74). Olayı soruşturan Tahkik Heyeti raporu ise sıcak havanın etkisiyle olduğu kanaatindeydi. Patlama sırasında şehirde bulunan ABD Trabzon Konsolosu Ralph F.Chesbrough ise korunması ve gözetlenmesi İngiliz Kontrol Görevlisi Yüzbaşı Crawfort tarafından yürütülen cephanenin Trabzon’da bulunan 10 kişilik Rus Askeri Heyetince Beyaz Ordu tarafından Bolşevikler’e karşı kullanılmak için satın alınmak istediğini bildirmiştir. Konsolosa göre Milli Mücadele karşıtı olarak tanınan Trabzon Valisi Mehmet Galip Bey’in kendisine verdiği bir bilgiye göre M. Kemal’in Trabzon’daki adamlarından Mevki Kumandanı Ali Rıza Bey cephanenin Beyaz Ruslara verilmesindense yok edilmesi gerektiğini söylemiştir. Konsolos bu bilgiye dayanarak cephaneliği Türklerin patlattığını iddia etmiştir (Chesbrough, Ralph F., Report on the present political and military status of Batoum, 5 August 1919, Henry Churchill King Papers, 1873-1934, Repository ID: RG 2/6, box 128, folder 3, Oberlin College. Archives, ss. 2-6).

[14] Kazım karabekir’e göre bazı Erzurumlular da “Erzurum Eruzumlularındır” sözüyle özetlenebilecek yerel milliyetçi bir tavırla M. Kemal’in kongreye başkan seçilmesine karşı çıkmıştır (Avcıoğlu, 1984: 1294)

[15] Atatürk, 1989: I, 89; Alptekin, 1978: 42-43

[16] Goloğlu, 1981: 32; Sarıkaya, 2002: 273

[17] Sonyel, 1969: 45-46

[18] Goloğlu, 1969: 248-249

[19] Çarşamba-Samsun arasında kimliği belirsiz kişilerce pusuya düşürülerek öldürülmüştür.

[20] Atase K 322, D 57 A-3, F. 42

[21] Fevzi Bey, sonradan Balıkesir’e kaçarak İrşâd gazetesini çıkarmış, savaş sonrası 150’likler listesine alındığından 1938’de af çıkana dek yurtdışında yaşamıştır.

[22] Vakit Gazetesi, 27 Ekim 1919

[23] Avcıoğlu, 1984: 1288-1296

[24] Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Dâhiliye-Kalem-i Mahsus, 53-4/17

[25] Adi bir cinayet gibi görünmekle hatta eşkıyalardan Hafız Çavuş ile Laz Hüseyin ölü, Cemal ve Salih sağ olarak ele geçirilmesine karşın (Vakit Gazetesi, 10 Nisan 1921) söz konusu mebusların siyasi düşünceleri göz önüne alındığında önceden planlanmış olabileceği de olasıdır.

[26] Atase K. 76. D. 4-285, F. 82

[27] Atase K. 322 D. 33-1, F.111

[28] Harb Tarihi Vesikaları Dergisi no: 9 vesika: 198

[29] HTVD Sayı: 11 (Mart, 1955), Vesika: 260

[30] TBMM Gizli Celse Zabıtları 18.5.1338 s.369-371

[31] Ali Şükrü’ye göre Trabzon’un Pontusçu beyin takımı şu kişilerden oluşmaktaydı: “Matbaacılıkla meşgul Seras oğlu Dimitri ile Seras oğlu Yorgaki; Yuvanidi, Andon Pandeli Dişçi Başer oğlu Manunuki (- Avrupa’da tahsil etmiştir- komiteci değildir bu) Vaftali oğlu Vasil, Çekil oğlu İlya, velet Kazmam ve Kirsaoğlu Hacı Panayuti Pançu- (belediye azasıdır ve mütemadiyen Vali beyefendiye ziyafetler vermektedir) … Anastas Kiryaku, Nikolaki Mihaildi, Simon oğlu Anastas, Camcı Vasil ve Eftiyadi bunun Kokidi asılmıştır…” (TBMM Gizli Celse Zabıtları 18.05.1338 s.369)

[32] Rus işgali sırasında Trabzonlular’a yaptığı yardımlar dolayısıyla halkın takdirini kazanan, işgal sonrası belediye azası seçilen Panço adlı Trabzonlu Rumun neden sürgün edilmediği konusunda Gümüşhane Mebusu ve aynı zamanda Maliye Vekili Hasan Fehmi Bey bile şu açıklamayı yapmayı gerekli görmüştür:  “(Panço) bütün Müslümanların Rus istilâsı zamanında bilhassa İslâmlara karşı Rumları teşvik edenlerle, pontusçuluğu musallat edenlerle açıktan açığa mücadele etmiş bir şahsiyet idi. Onun için Trabzon’da bütün Müslümanlar ekseriyeti ve eşrafı bendeniz mezunen gittiğimde Panço’nun hizmetini bir lisanı takdirle yad etmekteyiz” sözleriyle savunulmuştur (TBMM Gizli Celse Zabıtları 10.6.1338 c.3 s.393-394).

[33] TBMM Gizli Celse Zabıtları 10.6.1338 s.377-378; 18.05.1338 s.370-371; 10.6.1338 c.3 s.363.

[34] Akyüz, 1975: 171

[35] Tevhid-i Efkâr Gazetesi, 30 Temmuz 1921; Vakit Gazetesi, 28 Ekim 1921

[36] Tevhid-i Efkâr Gazetesi 1 Aralık 1921

[37] Vakit Gazetesi 26 Mayıs 1922; Anadolu’da Yenigün 12 Temmuz 1922